-
1 терять
kaybetmek,yitirmek* * *несов.; сов. - потеря́ть1) yitirmek; kaybetmekон уже кото́рый раз теря́ет э́тот ключ — bu anahtarı kaçtır yitiriyor
он потеря́л удостовере́ние ли́чности — kimlik belgesini zayi etti
как бы и э́то не потеря́ть! — bu da elden gitmesin!
в толпе́ мы потеря́ли друг дру́га — kalabalıkta birbirimizi kaybettik
теря́ть доро́гу — yolunu kaybetmek / şaşırmak
2) kaybetmek; kaçırmak; olmakтеря́ть зре́ние — göz nurunu kaybetmek
теря́ть друзе́й — dostlarını kaybetmek
теря́ть ме́ру — ölçüyü (elden) kaçırmak
теря́ть контро́ль над кем-чем-л. — birinin, bir şeyin kontrolunu elinden kaçırmak
теря́ть рабо́ту — işten olmak
теря́ть пра́во на что-л. — hakkı düşmek
теря́ть поко́й — rahatı kaçmak
теря́ть терпе́ние — sabrı tükenmek
теря́ть наде́жду — umudunu yitirmek / kaybetmek / kesmek
теря́ть го́лову — aklı başından gitmek
мно́го теря́ешь, е́сли... —...sa kayıptasın / ziyandasın
теря́ть си́лы — kuvvetinden kaybetmek
3) kaybetmekтеря́ть в ве́се — kilo vermek / kaybetmek
су́дно теря́ло ско́рость / ход — gemi yol kaybediyordu
потеря́ть в чьих-л. глаза́х — birinin gözünde itibardan düşmek
4) kaybetmek; yitirmekтеря́ть вре́мя — vakit / zaman kaybetmek / yitirmek
не теря́я вре́мени — vakit kaybetmeden / geçirmeden
не теря́й зря вре́мя — vaktini ziyan etme
мы потеря́ли де́сять мину́т — on dakikamız ziyan oldu
поте́ряно сто рабо́чих дней — yüz işgünü kayboldu / yitti
на э́том де́ле он потеря́л сто рубле́й — bu işte yüz ruble zarar etti
••нам не́чего теря́ть — kaybedecek bir şeyimiz yok
-
2 Gewalt
sich in der \Gewalt haben kendine hâkim olmak, kendini tutmak;jdn in seiner \Gewalt haben birini nüfuzu altında tutmak, birini elinde tutmak;in jds \Gewalt geraten birinin eline düşmek;er verlor die \Gewalt über seinen Wagen arabası üzerindeki kontrolü kaybetti;mit aller \Gewalt var gücüyle;rohe \Gewalt anwenden kaba kuvvet kullanmak2) jur;elterliche \Gewalt velâyet hakkı;höhere \Gewalt mücbir sebep(ler);ausführende/gesetzgebende/richterliche \Gewalt yürütme/yasama/yargı gücü [o erki]3) (Befehls\Gewalt) yetki1) (\Gewalttätigkeit) zor, cebir, şiddet;mit \Gewalt zorla, metazori;\Gewalt anwenden zor [o cebir] kullanmak;2) ( Heftigkeit) şiddet
См. также в других словарях:
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük